Köşemde sıkça eski günleri anlattığım içim genç nesil sıkılmış olabilir… Bence Z kuşağı o güzelim günlerde yaşanan her adımı örnek almalıdır… "Eskiden…" diye başlayan konuşmalarımızda geçmişe özlem vardır. Geçmişe özlem demek de bugün yaşadığımız hayatın tek düzeliği ve getirdiği doyumsuzlukların yarattığı mutsuzluktur. İnternet ortamının ve cep telefonlarının olmadığı günlerde daha samimiydi dostluklar… Daha candandı arkadaşlıklar…
Tabii özel günlerde tıpkı dostluklar, arkadaşlıklar gibi önemliydi… Örneğin,Bayramlara ve yılbaşına bir hafta kala çarşı pazardan kartpostallar alınırdı. Her bayramın ve yeni yılın kartpostalları farklıydı. Özenle seçilirdi. Kurban bayramlarında koçlu, camili, Kâbe'si olan resimler seçilirdi. Yeni yıl kartpostallarında da seçkinin ibresi kar manzaralarına odaklanılırdı. Seçilen kartlarda gönderilecek kişinin yaşına ve dünyaya bakış açısına önem verilirdi. Ayrılan zaman içinde seçilen kartpostalların arkası özenle ve de mürekkepli kalemlerle yazılır postaya verilirdi. Bu gelenek yaşasın diye kartlı kutlamalardan posta müdürlükleri mektup pulu fiyatının dörtte biri ücreti alırdı. Şartı da zarfı yapıştırmamaktı.
Bir de kartvizit gönderme alışkanlığı vardı. Minik kartlarda yazılı adın diğer yüzüne yeni yıl ya da hangi bayramsa kutlanacak onun kutlaması yazılırdı. Bu yola en çok ağır ağabeyler başvururdu. Hem daha çok dosta ve arkadaşa ulaşmak için hem de diğer posta ücretlerinden daha az masraflı olduğu için. Şimdi elektronik posta ya da SMS lerle iş kolaylaştı. Birde internetten günün anlam ve önemine dair usturuplu sözler bulunup kopyala yapıştır yöntemine başvuruldu mu cep telefonunuzdaki tekmil dostlarınızı şipşak kutlayabiliyorsunuz. Kolaycılık, duyguları da silikleştiriyor. İçindeki derin hisleri yok ediyor…
Yılbaşı kutlamalarında özel yemekler yapılır, çerez ve meyveler alınırdı. Sonra Komşular bir araya toplanır siyah beyaz TV’nin karşısına geçerek ‘Zeki Müren, Ajda Pekkan, Gönül Yazar,Metin Milli, Nükhet Duru, Emel Sayın…vs…gibi bir birinden değerli isimlerin şarkılarını dinlerdi… Bu eğlence sabahın geç saatlerine kadar sürüp giderdi…
Şimdi, her şeyde olduğu gibi Yılbaşı gecelerinin de tadı tuzu kalmadı. Çoklu TV kanalı, sosyal medya kirliliği… Bir ev düşünün herkesin elinde bir telefon ve başka bir dünyada… Sohbet yok, sanal dünya büyüsüne kapılıp giden bir nesil… Ah ki ne ah… İşte durum böyle olunca o eski günlerin değerini anlamamak, o günleri yad etmemek elde değil…
Murat AVCI
