Merhaba sevgili okurlarım Kurban Bayramı tatili nedeniyle köşeme bir süre ara verdim. Bir haftanın ardından sizlerle birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Evet sevgili dostlar bu haftaki köşemde bu dönemin dost bildiğimiz, menfi çıkarları için her türlü maymunluğu yapan 2 ayaklı varlıklardan söz edeceğim…
Dostluk nedir? diye düşündüğümüzde dilimize dökülenler farklı farklıdır. Kiminde aranılan, kiminde bulunan, kiminde de paylaşılan bir şeyler vardır. Dikkat ederseniz, bunların hiçbiri somut şeyler değildir. Her insanın dostluğa yüklediği “anlam” çerçevesinde “değerleri”dir. Dostluk; sahip olduğumuz değerlerimizi paylaşmaktır, kısaca özümüzden bir parça vermek ve özden gelen bir parçayı kabul etmektir. Bu bir başarı, mutluluk, sevinç olabileceği gibi, acı, üzüntü, keder de olabilir.
Hepsinin ortak özelliği başarı ya da üzüntüyü “paylaşmaktır”. Yanında bulunmak, “anına eşlik etmek”tir. O zaman diliminde elini tutan, gözünün içine bakan, kulağına “seninleyim” diye fısıldayan, bazen de sözün bittiği yerde “ruhuna dokunan” ve varlığıyla “iyi gelen” dir. Bazen, hiç akla gelmeyeni söyleyen, bazen de sessizliğin çığlığında duygu ve düşüncelerine tercüman olan, uzakta da olsa yakınında bildiğin… Dostluk; ruhen algılanan bir duygudur. Özgürlüğün kanat çırpışlarını hissettirir, anlayışın en derin boyutudur, hesapsız-kitapsız, yazılı anlaşmaları olmayan, çünkü bağlılığı “özün” hissettiği, bu yüzden söze ve göze gerek olmayan, kanıta ihtiyaç bırakmayan, varlığı da yokluğu da iz bırakan…
Dostluk; beklentisiz olmaktır, karşılık beklemeksizin, “özveri”dir. Bunun için öncelikle özünüzün varlığını ve değerlerini beslemeli, Dale Carnegie’nin dediği gibi “dol ki taşasın” haline gelmeliyiz. Dolduracağımız değerler güven, sevgi, saygı, anlayış, paylaşma, olanı olduğu gibi kabul etme, sadakat, gizem, özgürlük, inanç, çalışma, azim, kararlılık, sabır vb…
Kısaca; önce bir dost özelliğini taşır hale gelmeliyiz. Bunu çevremize yaydığımız enerji ile diğer insanlara aktarırız. Benzer enerjiler birbirini çekeceğinden, dostlarımızdan biz sorumluyuz. İyi bir dost sahibi olmanın en iyi yolu, iyi bir dost olmaktan geçer. Öncelikle kendinizle dost olmayı başarmalısınız. Bunun için duyu organlarınızın algısal kayıtlarının şu andaki bilinçli dostluk kaydınıza göre yeniden programlanması gerekebilir.
Düşünsenize dost deyip tüm sıkıntılarında yanında olduğunuz insanın sizi kazıkladığına tanık olmak gerçekten çok acı… Çıkarları için kılıktan kılığa giren zavallılar… ‘Çok zor durumdayım. Paraya ihtiyacım var. Bir hafta içinde mutlaka öderim’diyen dost görünümlü sahtekarlar var örneğin. Paranızı veriyorsunuz … Günlerce ödemesini bekliyorsunuz, sonra da üzerine bir bardak soğuk su içiyorsunuz…
Ya da menfaati için yanınıza sokulan günlük yaşayan tipler var. Eline 2 kuruş sıkıştırdığınızda ‘Cansın, abimsin, kralsın’deyip etrafınızda pervane olurlar. Çıkarları bittiğinde sır olurlar… Birde cebinde akrep olan dost görünümlü sahtekarlar var. Cebinde akrep olur adeta, kendi mekanında ya da sizin mekanınızda hesabı size ödetir. Melek gibi görünür ruhunda birçok pislik barındırır. Çıkar ilişkisi bittiğinde sana düşman olur resmen…
Rabbim doğru insanın ayağını bize, bizim ayağımızı doğru insana götürsün inşallah…
Murat AVCI
Yorum Yazın