Türk Ceza Kanunu’nun 214. ve 215. maddelerinde düzenlenen ‘suçu ve suçluyu övme ile suça tahrik suçları’, toplum düzenini koruma ve bireyleri suç işlemeye yönelten etkileri engelleme amacı taşımaktadır. Kanun koyucu, bu suç tiplerinde ‘açık ve aleni ifadeleri’ esas alınmakla birlikte, günümüzde iletişim biçimlerinin çeşitlenmesi, medya ve dijital içerik üretiminin farklı yöntemler içermesi, suçun “örtülü” veya “sübliminal” biçimlerde işlenebileceği ihtimalini de gündeme getirmiştir.
Sübliminal etki, doğrudan algılanamayacak derecede gizlenmiş mesajların, bireyin bilinçaltına hitap ederek davranışlarını yönlendirmesi anlamına gelir. Geleneksel suç teorisinde, failin icrai veya ihmali davranışının muhataplarca anlaşılabilir olması beklenir. Ancak çağdaş medya pratiklerinde, şiddeti özendirici görüntüler, suç örgütlerini kahramanlaştıran söylemler veya toplumca,suç işlemeyi alışkanlık haline getiren ve tehlikeli kabul edilen kişilerin ima yoluyla yüceltilmesi, doğrudan değil dolaylı biçimde suça teşvik işlevi görebilmektedir.
Burada tartışma konusu, açık söylemle övgü ile sübliminal övgü arasındaki sınırın nasıl belirleneceğidir. Zira ifade özgürlüğü, özellikle sanatsal ve kültürel üretim alanında geniş bir korumaya sahiptir. Bu nedenle, sübliminal mesaj yoluyla suça teşvikin cezalandırılabilmesi için, mesajın somut, belirli ve tehlike yaratmaya elverişli olması gerekmektedir. Aksi takdirde, soyut yorumlara dayalı cezalandırma, hukuk devleti ilkesine zarar verecektir.
Sonuç olarak, suça teşvik ve suçluyu övme suçlarının sübliminal yolla işlenmesi ihtimali, özellikle dijital çağda dikkate alınması gereken bir meseledir. Ancak bu tür durumlarda, ceza sorumluluğunun doğabilmesi için, kullanılan örtük mesajların objektif olarak tespit edilebilir, belirli bir kitleyi hedef alır nitelikte ve somut bir tehlike doğurur durumda olması şarttır. Böylece hem toplumsal düzen korunabilir hem de ifade özgürlüğü sınırlandırılmadan ceza hukuku dengeli şekilde işletilebilir.
Av.Abdullah YILMAZ
Yorum Yazın