25 yıl önce… Daha dün gibi. Telefonlar kablolu, dostluklar kablosuzdu. İnsanlar birbirine gözlerinin içine bakarak konuşurdu, şimdi ise ekranların parlaklığı yüzleri gölgede bırakıyor. O zamanlar “görüşürüz” gerçekten bir niyetin ifadesiydi, bugün ise çoğu zaman otomatik bir çıkış cümlesi.
Peki ne değişti? İnsan mı değişti, çağ mı? Yoksa insanlık mı kayboldu? Komşunun Tuzu, Mahallenin Çocuğu. Bir zamanlar un bitince komşudan istemek utanılacak değil, doğal bir davranıştı. Mahallede herkes birbirinin çocuğuna sahip çıkardı. Sokakta top oynarken kırılan cam, sadece bir cam değil; mahallenin ortak anısıydı. Şimdi çocuklar ekran başında, sokaklar sessiz. “Çocukluğumuzun sesi” dediğimiz o gürültü bile nostalji oldu.
Dijital Çağ mı, Duygusuzluk Çağı mı? Elbette teknoloji ilerledi, dünya küçüldü. Ancak bu küçülme, kalpleri birbirine yaklaştırdı mı? Hayır. Sosyal medya “bağlantı” vadetti, ama pek çoğumuzu yalnızlıkla tanıştırdı. Artık birinin gözünün içine bakarak “Nasılsın?” demek yerine, soğuk bir emojiyi gönderiyoruz.
Eskiden insanlar birbirini “anlamaya” çalışırdı. Şimdi herkes “haklı çıkmaya” çalışıyor.
Hızlı Hayat, Yavaş Sevgiler, 25 yıl önce ilişkiler de daha derindi. Aşk mektupları yazılırdı, şimdi mesajlar bile otomatik. Birbirine zaman ayırmak özel bir şeydi. Şimdi bir kahve molasında bile telefon ekranında kayboluyoruz. İnsanlar, birbirini değil; çoğu zaman sadece ekranlarını seyrediyor.
İnsanlık nerede? İnsanlık, belki hâlâ aynı yerinde duruyor. Belki de bizim onu göremeyecek kadar başımız öne eğik. Ama hâlâ gülümseyen bir yabancıya teşekkür eden biri varsa, metroda yer veren biri hâlâ çıkıyorsa, geceyi sokakta geçiren birine bir tas çorba götüren bir el hâlâ varsa… Umut vardır.
Belki insan değişti ama insanlık ölmedi. Sadece biraz yorgun, biraz küskün… Belki de yeniden hatırlanmaya ihtiyacı var.
25 yıl önceki insanlar başka türlüydü, çünkü başka bir dünyada yaşıyorlardı. Ama bu dünya hâlâ bizim. İnsanı değiştiren biziz; insanlığı hatırlamak da bizim elimizde.
Murat AVCI













Çok güzel bir makale olmuş 1990 gençliği 1980 çocuklarıyız biz …
Gerçekten etkileyici bir yazı olmuş. Aslında sizin de dediğiniz gibi, değişen şey insan değil; insanın bağlantı kurma biçimi. 25 yıl önce insanlar yavaş yaşardı, bu yüzden duyguların da zamanı olurdu. Şimdi hız çağında, duygular bile aceleye getiriliyor. Teknoloji kolaylık getirdi ama kolay olan her şey aynı zamanda yüzeyselleşti. Birine “nasılsın?” demek bile emojilere sığar oldu.Yine de umudu hatırlatmanız çok değerli. Çünkü insanlık tamamen kaybolmadı; sadece yoruldu, biraz arka planda kaldı. Hâlâ sokakta birine gülümseyen, yaşlı birine yardım eden, bir hayvanın başını okşayan insanlar var. Belki de mesele, bu küçük insanlık anlarını çoğaltmakta.Kısacası, dünya değişti ama insanlığın ışığı sönmedi sadece yeniden fark edilmek istiyor