İstanbul
BIST10.641
DOLAR42.2631
EURO49.0719
ALTIN5726.6
BTC/USD103068.33
MURAT AVCI

MURAT AVCI

Mail: avci.murat@gmail.com

PARILTILI PERDEDEN SESSİZ SONLARA

Bir zamanlar Türkiye’nin dört bir yanında sinema salonlarını dolduran, mahalle aralarında kurulan yazlık sinemaların dev perdelerinde milyonların sevgilisi olan Yeşilçam yıldızları… Onlar, 1960’lardan 1980’lere uzanan bir dönemde Türk sinemasının yüzü, sesi ve hafızasıydı. Kimi romantik filmlerin unutulmaz güzeli, kimi mahalle delikanlısı, kimi adi-lütuf dolu karakterlerin taşıyıcısıydı. Ancak perde kapanınca çoğunun hayatı, oynadıkları masalsı hikâyelerden çok daha çetin bir gerçekle karşılaşıyordu.

Bugün geriye dönüp bakıldığında, Yeşilçam yıldızlarının büyük bir kısmının yaşamlarında ekonomik zorluklar, sağlık sorunları, yalnızlık ve sistemin korumasızlığı dikkat çeker. Bu hüzünlü tablo, yalnızca bireysel trajediler değil; aynı zamanda dönemin sinema sektörünün kırılgan yapısını anlatır.

IŞILTILI BİR DÜNYANIN KARANLIK YÜZÜ

Yeşilçam’ın en yoğun üretim yaptığı yıllarda yılda 200’den fazla film çekiliyordu. Buna karşın oyuncuların çoğu, bugünkü anlamda bir mesleki güvenceye, telif hakkına, sendikal korumalara sahip değildi. Filmler gişe rekorları kırsın, afişlerde adları en tepede yer alsın, oyuncular yalnızca çekim süresince aldıkları sabit ücretlerle yetinmek zorundaydı. Bu nedenle, kariyerinin zirvesindeyken bile bir oyuncunun ekonomik geleceğini garanti altına alması neredeyse imkânsızdı. Sektörün durgunlaşmasıyla birlikte birçok isim için hayat, bir anda yokuş aşağı kaymaya başlayabiliyordu.

YALNIZ KALAN YILDIZLAR

Yeşilçam’da unutulmaz rollerle hafızalara kazınan bazı isimlerin yaşamlarının son dönemleri hüzünlüydü. Kimi yaşlılıkla gelen sağlık sorunlarıyla boğuştu, kimi ekonomik sıkıntılar nedeniyle zorlu koşullarda yaşadı. Toplumun büyük bir sevgiyle andığı, ekranlardan hiç eksik olmayan bazı oyuncuların yaşamları, perde arkasında sessiz bir mücadeleye dönüştü. Bazı sanatçıların sonu yoksulluk, yalnızlık ya da sağlık sorunlarıyla gölgelenmişti. Bunun en önemli nedenlerinden biri, Yeşilçam’ın ekonomik yapısının sürdürülebilir olmamasıydı. Bir başka neden ise oyuncuların pek çoğunun sanat dışında başka bir gelir kapısına sahip olmamasıydı.

SİSTEMİN KORUYAMADIĞI MİRAS

Yeşilçam döneminde devletin ya da sektörün oyunculara sunduğu bir sosyal güvenlik ağı yok denecek kadar azdı. Emeklilik hakları, sağlık sigortası, telif gibi kavramlar yaygın değildi. Bir oyuncu yaşlandığında veya popülerliği azaldığında, onu taşıyacak bir sistem yoktu. Bu yüzden kimi oyuncular, kariyerinin sonlarından itibaren küçük tiyatrolarda düşük ücretlerle çalışmaya devam etti… Sinema gelirlerinin hiçbiri telif hakkına dönüşmedi, hastalık dönemlerinde tedavi masraflarıyla baş başa kaldı. Bazıları ise yalnızlığa ve unutulmuşluğa sürüklendi.

YEŞİLÇAM’IN SESSİZ KAHRAMANLARI

Tüm bu zorlukların en acı tarafı şuydu. Yeşilçam’ın en sevilen yüzleri yalnızca başrol oyuncuları değildi. Karakter oyuncuları, figüranlar, set çalışanları… Onlar da bu zorlu düzenin içindeydi. Bu insanlar, Türkiye sinemasının hafızasını kuran büyük emeğin görünmeyen taşıyıcılarıydı. Kimi soğuk setlerde saatlerce çalıştı, kimi düşük ücretlerle ailesini geçindirmeye çalıştı, kimi de film çekimleri bittiğinde bir sonraki işin gelip gelmeyeceğini bilmeden bekledi. Yeşilçam’ın ekonomisi güçlü olmadıkça, bu insanlar da güçlü olamıyordu.

BUGÜNDEN GERİYE BAKAN BİR ÖZLEM

Bugün Yeşilçam romantize edilerek anılsa da, o dönemin yıldızlarının hayatları bize önemli bir gerçeği hatırlatır: Bir toplum, sanatçılarını ne kadar korursa kültürünü de o kadar yaşatır. Bu nedenle geçmişte yaşanan hüzünlü hikâyeler, yalnızca nostaljinin bir parçası değil; aynı zamanda geleceğe dair bir ders niteliğindedir. Modern oyuncuların telif haklarının güçlendirilmesi, emeklilik sistemlerinin desteklenmesi, sanatçıların sosyal güvenceye erişiminin artırılması gibi gelişmeler, bir daha hiçbir sanatçının oyunculuk kariyeri bittiğinde “Hayatının da bitmesine” izin vermemek için önemlidir.

PERDEDE PARLAYAN, HAYATTA YALNIZLAŞAN YILDIZLAR

Yeşilçam’ın efsaneleri, Türk halkının kalbinde yaşamaya devam ediyor. Onlar, bir dönemin kültürel hafızasını şekillendiren, sokaklara neşe, evlere umut taşıyan isimlerdi. Fakat arkalarında bıraktıkları hüzünlü hayat hikâyeleri, göz kamaştıran bir sektörün kırılgan temelini gösteriyor. Bu yazı, o büyük emekçilerin anısını yaşatmak ve aynı zamanda geleceğin sanatçıları için daha güvenli bir dünya yaratmanın gerekliliğini hatırlatmak için yazıldı. Çünkü Yeşilçam yalnızca bir sinema dönemi değil; bir kuşağın hafızası, bir ülkenin duygusal arşividir.Öyle ki bazıları hayata tutunamayarak hayatını kaybetti, bazıları kötü yola düşüp hapse girdi, bazısı da hastane önlerinde bulundu. En trajik hikaye ise aldığı ödülü rehinciye bırakıp daha da geri alamayan oyuncu oldu.

Murat  AVCI

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar